8 Temmuz 2011 Cuma

Yanlış Anlamalarım, Yanlış Anlaşılmalarım, Anlaşılamamalarım, Anlamamalarım...

Hayal kırıklığı ile el ele yürüyen bir duygu bu. Biliyorum ya!! Bu bahtsız durum, olay aynı kişiye karşı 1. kere de 1001. kere de yaşanıyor olsa aynı çaresizliği yaratıyor. Çünkü kişi değer verdiğiniz kişi.
Doğrusunu açıklarsın, karşındaki sana tam olarak inanamamış hissi oluşur hemen kafanda. Çok lazımmış gibi. Neden? Sen doğrusunu söylediğin halde neden inanmasın ki sana? Değil mi? ..... Değil efendim. Bir kere o his oldu mu mümkünatı yok öyle düşünemezsin....
Bir kere yanlış anlaşıldın mı, ağzınla kuş tutasın gelir; ama ağzın ile kuş tutsan da hiç yanlış anlaşılmış olmamaktan daha iyi olacağını düşünürsün. Gerginsindir, yeniden eline yüzüne bulaştıracağını düşünürsün. Öylece susarsın. Karşındaki de susar. Bu durumda kimsenin suçu yoktur. Yoktur ama ilişkiye öyle ya da böyle zarar vermiştir. Yanlış anlaşılmanın boyutu, ilişkideki soğukluğun derecesi ile doğru orantılı duruma gelir. Yaniii yanlış anlaşılmanın boyutu büyüdükçe, ilişkideki soğukluğun derecesi de artar. İşte bugün bana bu oldu. Ve sanırım ona da bu oldu. Yani konuştuğum kişiye. İki ayrı kişi, ayrı ağızlardan çıkmış iki ayrı cümle, iki ayrı yanlış anlaşılma. İnsan düşününce bu işin içinden çıkabilir mi? Düşünmek, sadece bu olaya odaklanmak ne kadar doğru? Bi dahaki sefere kimse kimseyi anlamayacak mı? Haklı ya da haksız yok ki neyi, neye göre tartacağım? Ben böyle değildim... Ne zaman oldum?
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ağzımın içindeyken bir anlam
Çıkarken diğer anlam
Havayla temas edip sana giderken başka bir hal
Sana ulaştığında bütünüyle değişmiş vaziyette

"Sözcükler..."

İnsanlar konuşa konuşa anlaşırdı hani?
Konuşmazken anlaşamasak bile en azından yanlış anlamıyorduk birbirimizi...
Al kelimelerini ver sözcüklerimi!

Hiç yorum yok: